Dilde Tabiilik Ne Demek?
Dilde tabiilik, kulağa ne kadar karmaşık ve akademik bir terim gibi gelse de aslında oldukça basit bir kavram. Ama hemen hatırlatmak isterim: Basit olmak, her zaman doğru ya da iyi olmak anlamına gelmez. Dilde tabiilik, dilin kurallarına, normlarına ve biçimlerine uyum sağlama durumu. Bir bakıma, dilin size söylediği şekilde konuşmak, yazmak ve düşünmek demek. Ama bu durumun zorlukları da var; en azından benim gibi, kişisel düşüncelerini özgürce ifade etmek isteyen biri için, dilin dar kalıplarına sıkışmak gerçekten sinir bozucu olabiliyor.
Dilde Tabiiliğin Güçlü Yönleri
Şimdi, bu tabii olma durumunun neden bazen faydalı olduğunu konuşalım. Çünkü dilin kurallarına uymak, iletişimde anlaşılabilirlik sağlıyor. Bu, toplumsal bir düzende yaşadığımız için oldukça önemli. Aksi takdirde, karşınızdakinin söylediklerinizi ya da yazdıklarınızı anlaması güçleşir. Herkesin aynı kurallar çerçevesinde konuşması, iletişimin hızla ve etkili bir şekilde gerçekleşmesini sağlıyor. Bir dilin kuralına uymadan, kendini ifade etmek istediğinizde yanlış anlamalar ya da gereksiz tartışmalarla karşılaşabilirsiniz. Hani, bazen ‘bunu demek istemedim’ diyeceğiniz bir duruma düşmek istemezsiniz, değil mi?
Örneğin, sosyal medyada yazdığınız bir şeyin yanlış anlaşılmasını istemezsiniz. Hele de gündemdeki popüler konularda! Bir cümlenin dil bilgisi hatası yüzünden yanlış anlaşılmak kadar sinir bozucu bir şey yoktur. İşte burada dilin kurallarına tabi olmak devreye giriyor. Anlamı bozan kelime seçimleri, yanlış kullanımlar, derdinizin anlatılmasını engelleyebilir. Tabii ki, dilin standartlarına uymak, toplumsal kabulü de getiriyor. Yani düzgün konuştuğunuzda, daha “kültürlü” ve “edebiyatlı” biri gibi görünüyorsunuz. Bunu kim istemez ki?
Dilde Tabiiliğin Zayıf Yönleri
Ancak, dildeki bu tabiilik meselesi biraz fazla baskın hale geldiğinde, özgürlüğümüz kısıtlanmaya başlıyor. Ne demek istediğimi anlatmak gerekirse, kurallara uymak o kadar ön plana çıkıyor ki, bazen kendimizi bir robot gibi hissediyoruz. Sanki duygularımızı, düşüncelerimizi ve kimliğimizi yalnızca bir kalıp içine sığdırmak zorundayız. Yani, dilin kurallarına o kadar bağlanıyoruz ki, bu kurallar bazen düşüncelerimizin önüne geçiyor. Bir şeyleri anlatmaya çalışırken, cümlelerinizi sıralarken sürekli “yanlış olur mu?” diye düşünmek, yaratıcılığınızı öldürebilir.
Özgürce Konuşmak vs. Kurallara Uymak
Mesela, sosyal medya paylaşımlarında görüyoruz; dilin kurallarına uymayan bir tweet, birkaç dakika içinde viral oluyor. Hatta buna “dilin yenilikçiliği” diyebiliriz. Kuralların dışına çıkmak, aslında dilin evrimleşmesi anlamına da gelebilir. Ancak burada bir denge kurmak gerekiyor. Dil, gelişmeye ve değişmeye açık olmalı ama kurallardan tamamen sapmak, bazen karmaşaya yol açabilir. Yani, bir noktada, dilin akışına karşı gelmek, iletişimdeki verimliliği düşürebilir. O yüzden sosyal medya dünyasında “tabii” olmak, zaman zaman biraz “kural tanımayan” olmak gerektiriyor.
Tabiiliğin Sınırları: Nerede Durmalıyız?
Burada kendime soruyorum: Dilin kurallarına ne kadar bağlı kalmalıyız? Gerçekten dilin belli bir kalıba sokulması mı daha iyi, yoksa daha serbest ve yaratıcı bir dil mi? Eğer her zaman yalnızca dilin katı kurallarına bağlı kalırsak, bireysel kimliğimizi kaybetmeye başlayabilir miyiz? Zira, bazen dilin sınırları, bir düşünceyi tam anlamıyla ifade etmemizi engelleyebilir. Yani, bir yerde özgürlüğün ve ifade etmenin de önüne geçilmiş olur.
Mesela, şu anda yazarken bile “acaba cümlelerim nasıl anlaşılır?” diye düşünmeden edemiyorum. Hani, bu yazıyı okuyan biri bir anlamda “benim dilimde tabiiliği ne kadar benimsediğimi” değerlendirecek. Bu da aslında, dilin kendi içindeki bir tür denetim mekanizması gibi. Peki, dilin kurallarına bu kadar bağlı kalmak gerçekten gereksiz mi? Belki de sorulması gereken asıl soru şu: Kurallara ne kadar özgürlük katmalıyız, yoksa kurallar dışında kalan dil, iletişimde daha mı sorunlu olur?
Sonuç: Dilin Tabiiliği Hakkında Ne Düşünmeliyiz?
Sonuç olarak, dilde tabiilik bir anlamda toplumun ortak kabulünü sağlayan, iletişimi kolaylaştıran bir şey. Ama bu kurallara her zaman katı bir şekilde bağlı kalmak, bazen kişisel özgürlüğü sınırlayabiliyor. Dil, aslında bir ifade aracıdır; ama eğer kurallar bu ifade alanını daraltıyorsa, bu ne kadar doğru olur? Bu konuda herkesin farklı bir görüşü olabilir. Kimisi için dilin kurallarına uymak çok önemli bir nokta, kimisi içinse bu kurallar sadece birer tavsiye. O yüzden soruyorum: Dilde tabiiliği gerçekten gerekli mi, yoksa sadece bize dayatılmış bir sınır mı? Bu soruya vereceğiniz cevap, belki de dilin gücünü ve sınırlarını daha iyi anlamamızı sağlayacak.